FARK ETMEDEN YİTİRDİKLERİMİZE VE PATİKALARA DAİR

Patikalar

   Aslına bakılırsa bunu yazmaya karar vermek benim için zor olmadı. Hatta yazmaya başladığım günün gündüzünde bile bu konuyu bir arkadaşımla konuşma fırsatı buldum. Ana fikri ''yaşadığımız anların hangisinde gelecek nesillere faydası dokunacak işler yapıyoruz. Sadece kendimiz değil dünya için neler yapıyor neler öğreniyoruz'' idi. Hoş kendimiz için bile neler yapıyoruz ki günlük rutinlerimiz haricinde, örneğin kendimizi ele alalım; Okul ev dersler sınavlar haricinde ne yapıyoruz sanırım çok bir şey sayamam. 
   Peki bize çizilen yollardan yürümekten sıkılmadık mı? Ooo kime sorsan sistemin şunu yanlış yok şöyle olmalı yok böyle olmalılar havada uçuşuyor hepsine eyvallah ama sen ne yaptın kimse için değil en başta kendin için ne yaptın ne faydan dokundu başkalarına, doğaya, insanlığa, kendine. Sanırım hep sorduğum bir soru kendime bu dünyaya 70-80 yıl yaşamaya mı geldim söyleyeyim çeyreği bitti bile. Kusura bakma iyi bir meslek isteyip çocukların torunlarınla güzel vakitler geçireyim etliye sütlüye karışmayım mantığında isen benim söyleyeceklerim umurunda bile olmaz. Herkes istediğini yapabilir ona göre yaşayabilir ama içimizdeki sonsuzlaşma arzusunu 70-80 yıla sığdırmak bana çok mantıklı gelmiyor. Bir tarafta belki basit görünen ama son derece hassas bir konu olan ''bir insana dokunmak'' belki ''nesillerin yetişmesini sağlayarak'' yüzyıllara etki edebilme ya da bir fikir akımıyla bir sanat eseriyle kısacası bir üretimle madden öldükten sonra da yaşayabilme bir tarafta ise doğ sana biçileni yaşa öl. Biraz bunun üzerine düşünmemiz lazım sanırım. Ee kardeşim vaktimiz yok, paramız yok, düşünmeye fırsatımız yok, sistem uygun değil sırala gitsin bahanelerini.
   Hepsi doğru evet ama bu bahaneleri aşarsak işte o zaman kendi yolumuzu çizebileceğiz. Bugün konuştuğum arkadaşımla eski insanlarla kendimiz arasındaki bazı farklardan bahsettik: bizler kendi patikalarımızı çizmeyi unutmuşuz arkadaşlar eskiden çocuklar sokaklarda bile kendi oyunlarını üretip oynarlardı bizler bunu bile unutmuşuz hazır oyunlara mahkum etmişiz kendimizi. Yaşadığı şehrin sokaklarını gezmeyen, esnafı ile sohbet etmeyen kendi komşusu ile iletişime geçmeyen başını kaldırıp gökyüzüne bile bakmayan sadece kendi işine odaklanırsa başarılı olacağını zanneden insanı insan yapan özellikleri kaybeden birer canlı olduk  aslında biraz daha farklı bir boyuta çekersek bunu kaçımız bir fikir üzerine yatmadan ya da gezerken, dolmuşta, otobüste düşünüyoruz, kendi patikamızı oluşturuyoruz. Kaçımız bir ağacın uyanışı, güneşin doğuşu, suyun akışı, bir kedinin yürüyüşü, bir sanat eseri, kulağa gelen bir müzik hakkında düşünüyoruz? 
   Gözlem yeteneğimiz bizleri biz yapan en önemli olaydı. Ama kendi kibrimiz her zamanki gibi bizi doğaya sanata edebiyata fikirlere kısaca insana dair her şeyin kaynaklarından uzaklaşmamıza neden oldu. Gözlemsiz iletişimsiz konuşamayan bir konu hakkında fikir yürütemeyen hazırcılığa alışmış bir toplum olduk çıktık. Bunlar bu günlerimize farklı yansıyor aslında fark etmeden yemeklerimiz kitaplarımız binalarımız beğenme profilimiz değişiyor. Zariflikten yoksun agresif karmaşık saçma şeyler hayatımızda artık. 
Sanırım birkaç yazıyı bu konunun bize yansıması üzerine yazmak istiyorum.
Kendinize iyi bakın...
Yazmayı Seven Doktor

Yorumlar

  1. Harika bir bakış açısıyla yazılmış ilham verici bir yazı. Umarım geleceği düşünen daha fazla genç, benzer fikirlere sahip olacak kadar farkındalık kazanır.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar