DİPTEYİM CANIM SESİN GELMİYOR

Vay bee 1 yıldan fazla olmuş buraya bir şeyler dökmeyeli...Aslına bakılırsa her ay düzenli bir yazmaya karar vermiştim burayı açarken... günler aylar derken zaman akıp gitmiş. Neden yazmadım? aslında yazdım, okudum, haykırdım gün doğarken, batarken, zaman akıp giderken her an... Bilirsiniz çocukken olmuştur herkese bazen o kadar ağlarsın ki yorgun düşersin bende o hesap işte fazla haykırmaktan yorgun düştüm galiba. Yazdığım şeyler de oldu sadece buraya geçirmedim en son dedik ya patikalar... Patikalar oluştururken yolumu kaybettim galiba. Soğuk bir gecede sessiz sokaklarda tek başınıza eve doğru yürürken her şey biraz daha ürkütücü gelir ya tüm benliğimi bu hisse kaptırdım galiba güvensiz ürpermiş üşümüş...
   Bu yüzden yazmak içimden gelmedi uzun bir süre yazılacak o kadar çok şey var ki aslında uzun süredir kafamda bir çok şeyi düşünürken hep şuraya çıktığımı gördüm: samimiyetsizlik; başka bir yitirdiğimiz patika. Bu yazıda biraz bundan bahsetmek istiyorum.
   Bilmiyorum kafayı nereye çevirsem bunu görüyorum. Her şeyin ucu birer kaygıya çıkıyor. Mesleklerimizi sevdik diye değil hayatımız  kurtulsun diye yapıyoruz. Aşklarımızı yalnızlığımızdan korktuğumuz için yaşıyoruz. Giydiğimiz kıyafetlerde kalite yerine marka, yediklerimizde lezzet yerine mekan adı tercih eder olduk. Ve her şey üst üste biriktikçe kocaman bir samimiyetsizlik yalandan gülümsemeler yapmacık tavırlar...
   İyi güzel de niye böyle olduk. Sanırım bencilliğimiz benliğimizi ele geçirdi. Sanayi devriminden bu güne kadar her daim daha fazlasını isteyen biz değil miyiz? daha fazla üretim daha fazla tüketim daha fazla ham madde daha fazla insan gücü... Dünya globalleştikçe daha fazla sevilelim daha fazla göz önünde olmalıyım daha fazla para kazanmalıyıma döndü bireyselleştirilince hatta bir tık ötesi geldi artık daha fazla like alayım daha fazla göze batayım yediklerim gezdiklerim aşklarım arkadaşlarım her şey konuşulsun ve bencilliğimiz egomuz belkide insanoğlunun gördüğü en üst düzeye çıktı.
   Hayatta herkesin bazı inançları vardır: benim doğaya dair inandığım en önemli kural büyük bir denge olduğu ve bu dengeyi bozmaya çalışırsak bunun bedelini ödeyeceğimiz. Eğer daha fazlasını böyle nezaketsiz ve arsızca sahip olmak istersek doğaya bazı bedeller ödemek zorunda kalırız. Kim bilir belkide her like saf duygularımızı, her göstermelik gülüş samimiyetimizi, her yalandan ilişki gerçek bir aşkı yaşama şansımızı elimizden alıyordur.

   Bu yazı paylaşmak istediğim bir bölümdü aslında. Paylaşmasam içimde kalacaktı. Ama bundan sonra daha sık ve kısa vadede gündemimiz corona, karantina hakkında birkaç yazı paylaşacağım. 
   Bir de becerebilirsem geçen yaz yaptığım mini avrupa turu hakkında da planlarım umarım paylaşabilirim sizlerle.
                                                         Kendinize iyi bakın... 


Yazmayı Seven Doktor





Yorumlar

Popüler Yayınlar